16 Aralık 2015 Çarşamba

KÜRESEL ÇEVRE KİRLENMESİ


  Günümüz dünyasın da çevre kirliliği, tüm gezegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda. Dünyanın birçok bölgesin de insanlar, çevre felaketine karşı korumasız, nükleer tehdit ve radyasyondan habersiz bir yaşam sürmektedir. Bilim adamları ise bu olumsuzlukların devamı halinde dünyadaki tüm canlıların ciddi biçimde tehdit altında olduğunu vurgulamışlardır. Halbuki insanoğlunun gelişimi başlarda yaşam ve doğal çevre ile uyum içinde sürmüştür. Ancak dünyadaki toplumsal ve teknolojik gelişmelerin hızlı artışı karşısında ekolojik sistemin hassas dengesi giderek bozulmuştur. Bu tehlikeli gelişmenin seyircisi durumunda olan insanlık ise dünyada dengeli bir çevrenin korunmaması halinde tüm canlıların varlığının sürmesinin olanaksızlığını acaba ne zaman anlayacak? Bu yılın yaz başların da başlayan yağmur dönemi dünyayı etkisi altına aldı. Barajları, setleri ve köprüleri yıkan seller ölümcül sonuçlara yol açtı. Bir süre önce Trabzon’da yaklaşık 3 saat süren yağmur Sürmene ilçesine ve haritadan silinen Beşköy beldesinde büyük mal ve can kaybına neden olmuştur. Yağışların etkili olduğu bir başka ülke olan Çin’in birçok bölgesinde barajlar yıkıldı. Harekete geçirilen askeri birlikler setleri yıkarak sel sularının kırsal kesime yayılmasını çalıştılar. Sel, sularının eylülün ortasın da  Meksika’nın Chiapas eyaletinin Valdivia köyünü yok etti. Dünyanın benzer sel baskınlarının verdiği zararlar ürkütücü boyutlara ulaştı. 240 milyon kişiyi etkilediği söylenen bu yazın selleri, resmi açıklamalara göre şimdiye kadar 2 binin üzerinde insanın ve sayısı bilinmeyen diğer canlıların yaşamlarına mal oldu. Yaklaşım 14 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Küresel çevre sorunlarının çözümü konusunda her ülkenin, çağdaş yöntemlerle halkını bilgilendirmesi bir görev olmalıdır. Sanayinin kent içinden uzaklaştırılmasına ve milli parkların gereği gibi korunup doğal hali ile tutularak toplumun yararlandırılmasına örnek olmalıdır. Dev dalgalara yol açan depremin merkezi Büyük okyanus ‘dur. Ama yer kabuğu, dünyanın başka bölgelerinde harekete geçecek şekilde etki alanını genişletti. Çernobil den on misli daha etkili olacak, radyoaktif atıkların bulunduğu söylenen Sibirya'nın batısındaki Karaçay Gölü bir saatli bombadan farksızdır. Gölün altında, yaklaşık yüz metre derinlikte beş milyon metreküp radyoaktif tozlardan oluşan kütlenin varlığı bilinmektedir. Küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği ve su kirliliği su israfı, sanayileşmenin çevre üzerinde bir tehdit unsuru olduğu konusunda duyarlı oldukları tespit edilmiştir. Aynı zaman da tüketim alışkanlıkları ve lüks yaşamın bir problem olduğu görüşünde oldukları, sera etkisi asit yağmurları, ozon tabakasının incelmesi ve erozyon hakkında ise yeterli farkındalık ve duyarlılığa sahip olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Küreselleşen dünyada özellikle nüfus artışı sonucunda okyanuslar, nehirler, su kaynakları ve atmosfer gibi ortak kullanım alanlarının kalitesinde ve miktarında yaşanan değişmeler, bunların paylaşımı ile ilgili çeşitli sorunları beraberinde getirmiştir. Denizlere dökülen kanalizasyon suları, fabrika atıkları ve evsel atıklar ırmakların, göllerin ve denizlerin kirlenmesine, ırmak, göl denizlerdeki balıkların ve diğer canlıların zehirlenmesine ve yok olmasına sebep olmaktadır. Günümüz dünyasında çevre kirliliği, tüm gezegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda. Dünyanın birçok bölgesinde insanlar, çevre felaketine karşı korumasız, nükleer tehdit ve radyasyondan habersiz bir yaşam sürmektedir. Bilim adamları ise bu olumsuzlukların devamı halinde dünyadaki tüm canlıların ciddi bir biçimde tehdit altındadır. Hızlı nüfus artışı ve enerji kullanımın hızla artması, kirliliği tetikleyen unsurları oluşturmaktadır. Hızla gelişen teknolojik yenilenme, insan yaşamını da değiştirmektedir. Bu da çevreye olan insan etkisinin artarak ve çeşitlenerek sürmesine yol açmaktadır. Küreselleşme dünya ölçeğinde büyük bir değişim dönüşümün yaşanmasına neden olmaktadır.
 www.mevzuat dergisi.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder